(bu şiiri çok sevdiğim kendime ithaf ediyorum.)
Bugün içime biraz kahve döktüm
biraz da beyaz pantolonuma.
Bütün çamaşır suyu
reklamlarında
oynayabilirdim bu halimle,
mutsuz ve lekeliydim.
Bir tencere dolusu çorba yaptım
sonra
Karıştırırken dibi tutmasın
diye
düşüncelerimi de karıştırdım.
Tuzu az olmuş
Düşüncesi fazla
Olsun…
Aynada gördüm kendimi
Sevmediğim eski bir arkadaş
gibiydim
Görmemezliğe geldim
Göz göze gelsem kendimle
yapmacık gülümseyecektim.
Uğraşmadım.
İnşirah okudum yine
Düşündüm.
Zorluğun yanında kolaylık var
mı diye
gerçekten.
Tanrıya sordum önce
Sonra içime
Zaten Tanrı içimdeydi
Tanrı beni ve bütün kelimeleri
korusun.
Bugün bekledim ki hayat
reddedemeyeceğim bir teklif
sunsun bana.
En olmadı yolda bir bilet
bulayım
bir tren bileti.
Sevineyim beni duydu diye Tanrı
Ve biraz daha İnşirah okuyayım.
Nisan havası gibiyim bugünlerde
Kırk ikindi yağmurları yağıyor
içime
Öğleden sonraları aniden
Ve sonra açılıyorum yine,,
Sebepsiz yere.
Tanrı bulutları ve kırk ikindi yağmurlarını korusun.
Zavallı kendim!
Yaptığın en iyi şey canını
sıkmak ve kahve içmek.
Ve uzaklara bakmak ,
bir şey düşünüyormuş gibi
yaparak.
Şimdi…
Seçim yapmalıyım
Şiir yazmakla mutlu olmak
arasında
Mutlu şiirler yazamam
Ki zaten kimse okumaz ilkbahar
sabahı gibi kokan şiirleri.
Bütün güzel şiirler
çocuğunu kaybetmiş bir anneye
benzer
çoğu zaman.
Kelimeleri atıp tutuyorum
durmadan
Yeşil elmalar gibi kelimeler
hokkabazın elindeki
Ve sihirbaz gibi şapkadan
kelime çıkartıyorum.
Annem derdi sıkıntıdan ölmez
kimse diye
Hakkı varmış.
Kimse ölmüyormuş da sıkıntıdan
En fazla şiir yazıyormuş
Hiç lüzumu yokken.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder